Monday, January 30, 2012

Geçen yıl şu günlerde djlik yapacağım bi gece için şöyle bişeyler yazmışım. Şimdi gördüm çok güldüm.


90'ların brit-pop ve 2000'lerin indie-rock merkezli gruplarının yüzümüzü güldürmekle ağlatmak arasında kararsız kalan şarkılarıyla gece içinde ani ...psikoloji değişimleri sağlayabilmek amaçlanacak.
Bir nevi deney. Biraz ekşi.
----------------------------------------------------------------------

Tabi bu yukarıdaki sadece yazmak gerekli olan tanıtım yazısıydı. Ama işin aslı şu ki büyük bir bunalımın kapısındayım. İçeri girmem için sadece bir iki gün kaldı. 6 Ocak'a kadar girmiş olur muyum bilmiyorum. Önümüzdeki günler gösterecek bunu. Ama düşünüyorum da, güzel bir salı akşamı arkadaşlarıyla birlikte Peyote'ye muhabbet etmeye gelmiş birisi için bu eğlence ortamına uygun şeyler çalmayacağımı biliyorum. Çünkü gerçekten orada oturup bütün gece cd değiştirmek yer yer sıkıcı olan bir durum. Eh o an itibariyle bu ruh haline sahip, üstelik de bunalıma yeni girmiş birinin çalacağı şeyler canınızı sıkacaktır gibi geliyor bana. Gerçekten canınızı sıkmak istemem. Ama öyle oluyor napayım:/
----------------------------------------------------------------------
Aslında paniğe kapılmamak gerekli. Sonuçta daha önce eğlendirebildiğim zamanlar da oldu. Aslında çok basit bir formülü de var. Arka arkaya çalacağım iki Smiths şarkısıyla bile birden insanların yüzü gülmeye başlıyor. Bu durum ne kadar acıklı ama neyse. Kimbilir belki önümüzdeki 2-3 gün içinde durum iyiye gider. Tarih vermem gerekirse 2 Ocak'ta kesin durumum belli olur sanırım. Belki de iyi olurum. Tam buraya Kilink-Çocuk Apart güzel giderdi mesela. "Belki yarın güzel olur...". "Tam buraya" dedim de söylemeden geçmeyeyim. Tamburada-Merdivenler çaldığım her anda oynamaya başlayan insanlar oluyor salonda illaki. Aslında eğlendirmenin formülü de belli. Arkasından hemen Morrissey-I Will See You In Far Off Places çalıp sonrasına da Tim Booth-Monkey God ve Massive Attack-Inertia Creeps çalarsan içeride oynamaya başlamayan kimse kalmaz (ben hariç). Massive Attack demişken yeni albümdeki "Dobro" da bu oynaklar kategorisini zorlayacak şimdiden söyleyeyim. Ama işin eğlenceli yanı ne biliyor musunuz, bütün bu eğlencenin arkasından ayağa kalkmış insanların adrenalinleri henüz ağızlarındayken onu yutmalarını sağlamak. Tüm bu eğlencenin dibine dinamit koyup kendi kendime pis pis sırıtmak gecenin en sevdiğim anı. Düşünsenize ayaktasınız, göbek atmakla meşgulsünüz ama aniden Jeff Buckley'nin sesiyle irkiliyorsunuz... Sanırım demeye çalıştığım ekşilik bu. Ama bol vitaminli endişelenmeyin. Neyse. Nasıl olsa gelmiceksiniz:/
----------------------------------------------------------------------
Ah sanki "sadece göbek atılarak eğlenilebilir" demişim gibi bir anlam bile çıkartılabilirmiş yukarıdaki cümlelerden. Ama orada kilit bir parantez var ki bu düşünceyi boşa çıkartır. Parantezleri seviyorum gerçekten. İçlerini özgürce dolduruyorsun ve cümleye anlam katıyor. Bir parantezin içini istediğin gibi doldurabilirsin, istediğin yere de koyabilirsin ve cümlen kuvvetlenir. Bilmem farkettiniz mi ama parantez şarkılar var bi de. İstediğin an çalabilirsin ve yaratmak istediğin atmosfere her açıdan destek olur. Bu kategoriye Travis, James ve The Verve şarkıları giriyor. Gerçekten ekşi.
----------------------------------------------------------------------
Aslında hepsi boş tabi :/

No comments: