herkes şık şık giyinmiş, süslenmiş, kafalarında parti şapkaları, potrişler, düdükler, yüksek sesli pop müzik. teraslı, oldukça büyük bir ev partisi gibi bişey. üstümde yeşil hastane kıyafeti, kolumda serum dolanıyorum sağa sola. tanıdığım herkes orada. herkes neredeyse sarhoş. saçlarımı kazımışlar. yalpalayarak oda oda geziyorum. gören herkes serdarcım güçlü ol, yanındayız falan diyor ama çığlıklar, danslar pek eğleniyor herkes. annem haber yolluyor birisiyle, serdar iyi değilse gidelim, çok kaldık demiş. bütün sülale de orada. inatla dolanıyorum oda oda ben. amacım ne bilmiyorum. sonra birden 3 dişim kırılıyor. ağzım kanlar içinde. tutup çekiyorum bir tanesini. kocaman yeşil-turuncu bir diş kökü geliyor elime. tutamıyorum, masanın altına düşüyor. birileri etrafımda kahkahalar atarak izliyor bunu. ama çok da dostaneler. sanki her gün başıma geliyormuş gibi. masanın altına girip alıp çıkartıyor kocaman bi abi kahkahalarla. eğlence durmuyor devam ediyor. ayakta duracak halim yok, suratımda en ufak mutluluk yok. kalbimin çok hızlı attığını farkedip yere düşecek gibi olunca uyanıyorum.
muhtemelen charlie brown'un aslında kanser bi çocuk olduğu komplo teorisinden etkilendim. ama nisan başlarında psikolojim bu şekilde oluyor mecburen. eğlenmeye devam.
No comments:
Post a Comment