Tuesday, April 12, 2016

uyuyamıyorum


memnun olmadığım şeyin ne olduğunu anlayamıyorum bir türlü. son zamanlarda etrafımda eğlenmenin, mutlu olmanın peşine düşmüş insanlar topluluğu var. her kelimesini özenle seçtim şu son cümlenin. ben blog yazmaya döndüm ama. beni bilirsin (yalana bak, bilmekmiş pehh), işler kötü gidiyorsa en iyi bildiğim yöntemlere sığınırım. geçen gece 4 saat sokaklarda dolaştım iş yorgunluğunun üstüne. nefret ettiğim aklımı geri kazanmaya mı çalışıyorum bilmiyorum. etkili bir perişan olma yöntemi. kimselerle görüşemiyorum, görüşünce mutsuz oluyorum, geç kalıyorlar, gelmiyorlar, ben gitmiyorum. çabuk sarhoş olmaya başladım, aklımdan iyi düşünceleri çıkarmaya çalışmakla uğraşıyorum. göz altı torbalarım erişkin düzeye ulaştı. eskisinden daha kambur duruyorum. iyi giden şeyin sadece çalıştığın işin olması çoğu kişi için yeterli bir durumken, bunun aslında ne kadar hastalıklı bir durum olduğunu görmezden mi geliyorlar yoksa gerçekten haklılar mı? mutlu olmam gerekiyorsa neden değilim? mutlu olmak diye bir şeyin imkansızlığını kanıtlamak için ikna kabiliyetinden daha fazla bir şey bulmam lazım. ölümden bahsedip durma serdar diyorlar. etrafta hiçbir şey hakkında bile herşeyden bahseden birileri varken herşeyin baş nedeninden bahsetmekten neden çekinmeliyim bilmiyorum. anlamıyorum. tanrıdan falan bahsedenler var. büyük büyük adamlar. düşünsene yine karanlıktayken aydınlık bilgisayar ekranına bakıp düşünmeye başladım. bu sağlıklı bir şey mi? dün 3 paket sigara içtim, sağlıktan bahsetme bana. etrafta fotoğraf çektirmek için platese giden salaklar var bilmiyor musun? kim daha sağlıklı acaba? geçen gün doğum günümdü ya hani, herkes iyi ki doğdun dedi bana. tabii ki öyle diyecekler, -bunu sürekli tekrar edicem ama, sadece kendi işine yaramıyor olmanın nasıl bir duygu olduğunu bilmiyorlar ki. beni sadece doğum günümde hatırlıyorlar zaten. yine bir nisan acısı. buna bunalım diyemem ama standart genel geçer kurallar bunalım diyor. havalar güzelleşti, herkesi bir enerji kapladı, cıvıl cıvıllar falan ve benim enerjimi emiyorlar. bunalımsa da buraya giriş yolunu bilmiyorum. çıkıştan bahsedince ise kabul görmüyor. gözüme güneş girerken nasıl mutlu olayım? soğukta üşürken nasıl mutlu olsaydım? bak bu kadar basit aslında kanıtı. ben yokken herşey çok değişti.

No comments: